Basamakları çıkarken, her
akşam olduğu üzere damadı ve kızının, Dededen torunu-çocuklarını almaya gelen,
Eşi de kendi gibi çalışan ve bebeklerini baktırmak durumunda olan, ailenin
sesleri duyulmaktaydı.
Damad:
-Baba Allah razı olsun. Sizlere zahmet veriyoruz. Umarım
üzmemiştir, derken, Dede o muhteşem sesine ve her haline yansıyan gönül
güzelliğiyle:
-Ne demek. Asıl sizden
Rabbim razı olsu. Her gün sevelim, bize
yol arkadaşı olsun diye üşenmeden zahmetlere katlanıp bize, buraya kadar, dünya
güzelini getiriyorsunuz.
Bu sözler, bu görkemli diyaloğ,
anlayış, bakma ve görme farkı, asalet, incelik, duyarlılık, gönül güzelliği
insanı imrendirirken düşüne düşüne merdivenleri çıkmışım.
Kapının önüne kadar
gelirken duyduğum hazzı, bahtiyarlığı, aklımdan geçenleri ancak bu kadar
aktarırken, mutluluğun insanın elinde olduğunu tekrarlamalıyım.
Böyle insanlarla örülmüş bir yaşam
dileğiyle derken,
Evet, yeterki, insan
olalım. Var ediliş nedenini bilelim. Her durumu daha ahsen kılmaya çalışalım.
Tüm benliğimizle, gönül gözüyle bakıp görüp, yaşayalım. Muhabbetle,
Mali Aflar, yükümlülüğünü zamanında
yerine getirenlere, borcunu ödeyenlere karşı haksızlık mı?
Nasıl olsa AF çıkar gerçeği de, ödememeyi, borç takmayı alışkanlık haline getirir mi?
Her af toplumda zamanında
ödeyenler aleyhine, ödemeyenler lehine dengesizlik yaratmaz mı?
Af ödeme gücü olmayanlara/ fakirlere
kolaylık mı? Yoksa….?
Bilinmelidir ki,
Cumhuriyet boyunca son 10 yıldaki 2003,2005, 2011 ve 2014 yılındaki 4 kapsamlı büyük mali afla
birlikte 25 mali af yasası
çıkarılmış, ancak mali yapıyı düzeltmediği gibi, mali
haksızlıkları,adaletsizliği vb sorunları gidermediği gibi yenilerini de ilave
etmiştir ve hala bu af alışkanlığı devam edegelmektedir.
Buyurun: Söz milletindir, VİCDANLARINDIR
Başlangıç için iki evrensel ilkeyi
sizlere arz ederek açılış yapalım:
OYSA, Her
insanın, insan onuruna yaraşır asgari düzeyde de olsa ekonomik sosyal ve
kültürel ihtiyaçlarının karşılanması tüm toplumun ve dolaysıyla devlet denen
toplumsal gücün vazgeçilmez ve birincil görev ve hedeflerindendir.
Ancak bunu yaptığı ölçüde sosyal devlet olabilmektedir. Uzaklaştıkça da
zalimler sınıfında yerini almaktadır.
Af bunu ne ölçüde etkilemektedir?
YİNE,
Teşkilatlanmış toplumsal güç olan devlet, tüm hizmetleri yerine getirirken
toplumdan aldığı vergide, ÖDEME
GÜNÜNÜ SERVETİNİ DİKKATE alarak hareket etmesi ve ancak hizmetten artı
yararlananlardan yararlanmaları oranında katkı alması ilkesi esas alınmalıdır.
Af bu ilkeye ne ölçüde uygundur.
HER YORUM , KATKI, PAYLAŞIM GÜZELDİR. Zira, fikir üretmek güzelliktir.
Yaratılan Kainat Kitabındaki ve
Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı ilkeleri DAİM YANILMAZ HOCA
YAPMAYANLARIN bu ve benzeri acıklı hallerine çok toplumlarda rastlanmaktadır.
Bakınız:
“Günah keçisi, suçsuz olduğu halde başkalarının suçunu yüklenen kişi
ya da topluluğa verilen isimdir.
Günah keçisi kavramına
çeşitli toplumlarda değişik zamanlarda rastlanır.
Eski Ahit'deki Kefaret
Günü ayinlerinde Yahudi kavminin günahlarını simgesel olarak bir erkek keçiye
yüklenirdi. Bu keçi kurayla seçilir ve Azazel adlı kötü ruhu yatıştırmak için
Yahudi kavmini günahlarından arındırmak üzere Kudüs dışında bir uçurumdan
aşağya atılırdı.
Antik Yunanistan'da veba
ve benzeri afetleri hafifletmek ya da önleme amacıyla günah keçisi olarak
insanlar kullanılırdı. Atinalılar, Thargelia Şenliği'nde bir kadın ve bir erkek
seçerler, şölenden sonra bu çifti kentte dolaştırırlır, ince yeşil dallarla
dövülür sonra da kent dışına sürülür orda büyük olasılıkla taşlanırlardı.
Böylece kentin bir yıl boyunca kötü talihten korunacağına inanılırdı.
wikipedia.”
YA İNSANLARI da kurban edenler,
günah keçisi uygulamasını insanlara özellikle de kadınlara uygulayan kavimler
inanışlar!
Düne kadar uygulanan batı
toplumlarındaki, ŞEYTAN çıkarma
zulmüne ne demeli!
Bunların uzaktısı olarak uydurma
CİN çıkarma saçmalıklarını ne
yapmalı!
Yaşamda, siyasette,
uluslararası ilişkilerde günah keçisi yapılanlara ne demeli!
İnsan ya da toplumlar, Yaratılan
Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı
evrensel ilkeleri DAİM YANILMAZ HOCA YAPMAMANIN bedelini ağır ödemektedir.
Düşünün:
Yaratılmış Kainat Kitabından,Yazılı Kitap Kuranı Kerimden,
Bunlara derc edilen içine
yerleştirilen Yaşamsal İlkelerden, Sunnetullahtan,
İnsanda varedilen
yollarını aydınlatması ve doğruyu bulması için lütfettiği en büyük nur olan Vicdandan,
Tüm bunlarla yoğrulmuş Akıl, Mantık ve Gönülden,
Her yerde, her dönemde,
her zamanda ve herkeste,
daha GÜVENİLİR,
daha SAĞLAM,
daha İLKESEL,
daha EVRENSEL,
VE daha GÜZEL
Kaynak, rehber olabilir mi?
Yaratılmış Kainat Kitabında,Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin
anlattığıRabbilalemine, evrensel
ilkelerine her daim ÖNEM VE ÖNCELİK vererek ahsenu amela amacına, perçemine
uygun yaşayanlardan olmak dileğiyle,
Her gün her sorununa şefkat, merhamet ve en has duygularla sabırla, fedakarca yaklaşan başta ŞEFKATİN kahraman #ANNELERİNE, tüm aile fertlerine de saygınla selam verilmelidir.
#ŞEFKAT canını cananına feda ettirecek kadar güçlü KARŞILIKSIZ engelsiz bir SEVGİDİR
BAŞARI ve MUTLULUĞUN yolu, SEVGİ, SAYGI ve GÜVEN duymak ve bunları sunmaktan geçer.
SEVGİ, ALAKA tüm Dünyaları açan, GÖNÜLLERE ulaşan, SORUNLARI çözen ŞİFADIR
#Özelİnsanların beklediği de farkındalık, eğitim ve SEVGİDİR.
SEVGİ sadece İNSANIN değil her varlığın ANLADIĞI evrensel DİLDİR. SEVGİNİN, saygı ve güvenin ulaşamayacağı GÖNÜL yoktur.
#Sevgi ilgidir, alakadır, bağlılıktır, paylaşmaktır, üzerine titremektir, önem ve öncelik vermektir. Sevgi paha biçilmez bir zenginlik olup yaşamın esası, alemin temelidir.
SEVGİ, Âlemlerin Rabbinden bir İKRAM, NURDAN bir esinti, CENNETTEN bir fidandır
Sevgi; BÜYÜTÜR, YÜCELTİR
Sevgi, CENNETTİR.
Sevgisiz yaşam CEHENNEMDİR
Bu arada, #devletin belediyelerin kamu ve özel tüm kurum ve kuruluşların da bu özel ve özgün hali dikkate alarak her alanda düzenlemeler yapması ve gereğince empati yapıp ailelerine de destek olması da gerekmektedir. Bunu yaptığı ölçüde sosyal devlet ve kurum olma niteliğine ulaşılabilir.
Asıl #ENGELLİ olanlar, doğrusunu bilmesine rağmen yanlış olanda ısrar eden, duyarsız kalan, #CEHALET üzere olanlardır.
Sevgiden ve sevgi sunmaktan kaçınanlardır.
Cehalet de cahillik de; tüm KÖTÜLÜKLERİN kaynağı olup ALLAH’TAN, KURAN’DAN, VİCDANDAN, İLİMDEN, EDEPTEN, AHLAKTAN ve İNSANLIKTAN da uzak kalmaktır.
CEHALET, atalarının öğretisine, alışılagelen adet ve uygulamalara, yaşam biçimine, DİN ANLAYIŞINA düşünmeden, sorgulamadan, ölçmeden, hayatın akışına, akla, mantığa aykırı olmasına, hatta zararlarından muzdarip bulunmasına rağmen uymaktır. SORGULANMAMIŞ her öğretiden, taa kan davası, başlık, berdel e kadar.
Cehalet, anlamadan, düşünmeden, sorgulamadan, okuyup üflemeden, tartıp ölçmeden SÖYLEYENE, KONUMUNA, MAKAMINA, CÜBBESİNE, POSTUNA bakıp teslim olmaktır. Efendi şöyle buyurdu"dan taa lafızlarını tekrar etmek okumaktır; her harfine anlamadan da olsa binler sevap vardır algısına kadar.
Onlara: "Allâh'ın indirdiğine uyun!" dense, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuza uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı? 2/170, 5/104, 7/28, 10/78, 21/53, 26/74, 31/21, 43/22, 43/23 vb
Yine, Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; AKLETMEZLER" yolundaki ayetlerde geçen "sağır, dilsiz, kör" ifadeleri fiziki anlamdan öte manevi anlam taşımaktadır. 2/171 vb
• “Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur. E fe lem yesiru fil erdi fe tekune lehum kulubuy ya'kilune biha ev azanuy yesmeune biha, fe innehu la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubulleti fis sudûr. 22/46
• Bu iki ayrı grubun meseli, kör ve sağır ile gören ve işiten gibidir. Bunlar hiç eşit olabilirler mi? Hâlâ ZİKRETmeyecek misiniz? Meselul ferikayni kel a'ma vel esammi vel basiri ves semi', hel yesteviyani mesela, e fe la tezekkerûn. 11/24.
BU ARADA, FİZİKİ ENGELİ OLANLAR da ÖZEL durumları nedeniyle GÖREV VE SORUMLULUKLARDAN mazur görülmüştür
• Allah ve Resulü adına nasihat ettikleri takdirde ne zayıflara, ne hastalara, ne de verecek birşey bulamayan yoksullara savaştan kalmaktan dolayı bir günah yoktur. İyilik edenleri ayıplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir. 9/91
• Görme engelli için bir güçlük yoktur, yürüme engelli için bir güçlük yoktur, hastaya bir güçlük yoktur...” Leyse alel a'ma haracuv ve la alel 'areci haracuv ve la alel meridı harecuv 24/61
• “Görme engelli olana güçlük yoktur, yürüme engelli olana güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Bununla beraber her kim Allaha ve Resulüne itaat eylerse onu altından ırmaklar akan Cennetlere kor ve her kim aksine giderse onu da elîm bir azaba uğratır Leyse alel a'ma haracuv ve la alel a'raci haracuv ve la alel meridi harac, ve mey yutiilahe ve rasulehu yudhilhu cennatin tecri min tahtihel enhar, ve mey yetevelle yuazzibhu azaben elima. 48/17
ALLAH, İNSANLARI ANCAK GÜÇLERİ ÖLÇÜSÜNDE SORUMLU TUTAR. • Onların maddi ve manevi güçlerinin yetmediği şeylerden sorumlu tutmaz. 2/185, 2/286, 4/28, 22/78, 87/18 vb
BUNA KARŞIN ENGELİ OLMAKSIZIN GÖREV VE SORUMLULUKTAN kaçınanlar da kınanmıştır.
• Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihat edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaat etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir Nisa 4/95
ZİRA DUYARSIZLIK VE SORUMSUZLUK YAŞAYAN ÖLÜ OLMAKTIR
Duyarsızlaşıp, HAK olana sahip çıkmayanlar HAKSIZLIĞA mahkum olur
Zalime SESSİZ KALAN mazluma YARDIM ETMEYEN tüm GÖNÜLLER suça bulaşmıştır.
#Zalimler, DUYARSIZ ve KORKAKLARIN duruşundan BESLENİR ve GÜÇ ALIR.
Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı, ilkeleri, değerleri YAŞAMDA öncelik yapmak, önemsemekle YAŞAMA YAZMAKLA gerçekleşmektedir.
Rabbilalemine, Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalara, evrensel ilkelere, #SIDK veya #HAK olarak ulaşan, candan, canandan her şeyden çok bu HUDEN, HEDİYE, HİDAYETe her daim her şeyden daha çok ve daha güçlü ÖNEM VE ÖNCELİK verdiğini, her durumda #AhsenuAmeller işleyerek, hayır ve fedakarlık yaparak yaşamda da gerçekleştirenlerdir. 39/33, 5/119, 46/16, 33/24; 2/177, 3/76, 5/35, 5/100; 9/24, 2/165; 9/36, 9/123, 16/128; 9/111, 24/52, 59/9, 64/16; 3/76, 9/4, 9/7; vb.
DİĞER TARAFTAN HER SORUNUN maddi ve manevi ENGELİN TEDAVİSİ DE TEŞVİK EDİLMİŞTİR.
Özellikle sorunların hastalıkların maddi manevi nedenlerinin bulunarak sebeplerin ortadan kaldırılması da amaçlanmıştır.
Örneğin Kitap der yaklaşık meallerde
• Üzüntüden iki gözüne ak düştü, acısını içinde saklıyordu 12/84 • Bu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun ki gözleri açılsın, dedi 12/93 • Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açıldı 12/96.
Yine, “Lisanımdan dilimden düğümü çöz ki sözümü anlasınlar” Vahlul ukdetem mil lisani Yefkahu kavli. 20/27-28.
BU BAĞLAMDA Uluslararası metinlerde engelliler konusu, • İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”, • Çocuk Hakları Sözleşmesi”, • Özürlü Hakları Bildirgesi”, • Özürlülerin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar” • Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi”, gibi çeşitli sözleşmelerde ilgili hükümlerle güvence altına alınmıştır.
ULUSAL METİNLERDE de örneğin Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızın 61. Maddesi de “Devlet, sakatların korunmalarını, toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” diyerek engelliler konusunda sorumluluk altına girip onların haklarını güvence altına almıştır.
Fiziki engeli olmasına ve diğer insanların şartlarından kısmen mahrum bulunmasına karşın engelli konumda olup MANEN her alanda ahlaklı vicdanlı merhametli insan olup yaptıklarıyla ahsen amelleriyle Rabbin indinde de anlam ve değer bulan bu Özel insanların her anı kutludur.
Bununla birlikte insan; ahseni takvim/maddi ve manevi yönden sürekli gelişime uygun; var ediliş amacı olan ahsenu amelden 11/7, 18/7, 67/2 yana olduğunda; halifeliğin gereğini 2/30, 6/165, 10/14, 27/62, 35/39, 38/26 vb; kulluğu, arzu ve istekle, gönülden yaptığında 51/56; ALAYI İLLİİNE yücelirken 83/18; tersi durumda ise ESFELE SAFİLİNE düşmektedir. 95/5
İnsan kendini, alemi, kainatı anladığı, YARATILIŞ AMACINI gerçekleştirdiğinde, yaratılmış Kainat kitabındaki veya yazılmış kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin doğru manalarına ulaşıp bu evrensel ilkeleri yaşamlaştırdığı ölçüde hayatından zevk ve lezzet almaktadır. Evrenle uyumlaşıp, barış içinde yaşamakta ve her alemde de bahtiyar olmaktadır 2/38,20/123 vb.
Hakk olana, doğru ve güzele ulaşmanın yolu;
Her insanda var olan RABBİLALEMİNİN insanlara yollarını aydınlatması VE DOĞRUYU BULMASI için lütfettiği en büyük NUR olan VİCDANın sesini dinlemektir.
Bedeli ödenmiş, denenmiş, hayattan süzülmüş bilgi olan TECRUBE ve BİLİME kulak vermektir.
Yaratılmış Kainat Kitabındaki varlıkların veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalara, KURANA, evrensel ilkelere uymaktır.
SEVGİYLE, ihlasla yapMAdığınız tüm sunumlar, DEĞERSİZLEŞİR.
Gelin, farklılıkların ÖZEL VE ÖZGÜN olduğu bilinciyle yaklaşıp Rabbilaelmine, Kurana, vicdana, evrensel ilkelere aykırı halden, CAHİLLİKTEN, CEHALETTEN uzak olup ahlakını Kuran yapıp, her halde de ahsenu amelden, SEVGİ SAYGI VE GÜVEN üzere davranmaktan yana durup Rabbin rızasına varanlardan olma dileğiyle Muhabbetle