5 Şubat 2013 Salı

İHLAS SURESİ

ARAPÇASI OKUNUŞU YAKLAŞIK MEALİ



 rtfSelectedTabRef*33*4*4*112.004*Ihlas 1-4**1*90*tumSure*rtfSelectedTabRef
 rtfBulunanSayi*4*rtfBulunanSayi
 rtfSndPly*112.1*

(١١٢-١)
112.1*************
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ
112.1 - Gul huvallâhu ehad.
112.1 - De ki: O Allâh birdir.

 rtfSndPly*112.2*
(١١٢-٢)
112.2*************
اَللّٰهُ الصَّمَدُ
112.2 - Allâhus samed.
112.2 - Allâh Samed'dir.

 rtfSndPly*112.3*
(١١٢-٣)
112.3*************
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
112.3 - Lem yelid ve lem yûled.
112.3 - Kendisi doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.

 rtfSndPly*112.4*
(١١٢-٤)
112.4*************
وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ
112.4 - Ve lem yekul lehû kufuven ehad.
112.4 - Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır.


De ki:
Deki? Neyi demeli, iletmeli, anlatmalı.
Kime söylemeli, neyi, nasıl, ne zaman, nerede, niçin, hangi usulle anlatmalı.
Anlamayan anlatamaz. Kişi, söyleneni, yani Kuranı düşünmeli, anlamalı, yaşamalı, içselleştirmeli ki aktarabilsin. Bu, ikra emrine benzemektedir. İkra veya gul/deki; okumak, anlamak, ibret almak, yaşamak ve anlatmaktır. Deki, sadece söylemek değil, yaşamaktır, yapmaktır.
Deki, soranlara söylemektir/anlatmaktır, gerek duyanlara izah etmektir, tüm insanlığa ilan etmektir.

O Allâh birdir.
Allâh Samed'dir
Kendisi doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır.

Kuran böyle ilan eder.
Peki insanlık ne yapmaktadır. Biz ne yapmaktayız.
Kurana önem ve öncelik vermeyenler, önem ve öncelik verdikleri unsurların, peşinde ölesiye koştukları, uğruna yaşamlarını harcadıkları şeylerin kulu ve kölesi olmaktadır.
Kuranı mihenk olarak almayanlar, Kuran ilke ve ölçülerini gözetmeyenler, yaşamlarında ölçü edindikleri heva ve heveslerinin, nefislerinin, keyiflerinin, atalarının öğretilerinin, çok sevip bağlandıklarının, korkup sindiklerinin, amaçlarının kulu ve kölesi haline dönüşmektedir.
Evet, Allah’la birlikte, buna aykırı olarak bu ve benzeri unsurları, yani, nefsini, keyfini, atalarının dinini, düzenini, korkularını, aşklarını, evlatlarını, bağlandıklarını, müptela olduklarını, tutkularını, amaçlarını, ölesiye uğruna koşturdukları mal, mülk, makam, mevki ve statülerini, 2/165 Allâh'ı sever gibi sevip  rab, melik, ilah ve felak/kurtarıcı haline getirmekte ve sözde hizmet etme, daha iyi destek olma gerekçeleriyle veya Allah’ın rızasını kazanma, Ona yaklaşma kılıfıyla yaşamlarını bu unsurların ölçü ve ilkelerine, öğretisine, gereklerine göre şekillendirmekte ve sürdürmektedir.
Böylece, günümüz insanı da cahilliye dönemi gibi, Allah’la birlikte kendi rablerini, meliklerini, ilahlarını, felak/kurtarıcılarını  yani putlarını oluşturmakta, yeri geldiğinde, keyifleri istediğinde de bu putlarını yemekte, yani dikkate almamaktadır.
İşte İhlas suresi de aşağıdaki ayetlerde açıklanan tüm bu anlayışları yerle bir etmekte ve insanları gerçeğe ve ortağı, şeriki, vekili, dengi olmayan tek Allah anlayışına döndürmekte ve Zikre yani herşeyin en güzele, en mükemmele doğru geliştirilmesini, güzelleştirilmesini ve fedakarlıklarla cennetleştirilmesini istemektedir.
Bu sure, “Lailahe illallahın tefsiridir M İslamoğlu”. “Bir arınma suresidir. Bu surede, insanların şirk ve küfür batağına batması engellenmekte, inananların halis ve arı duru hale gelmelerini sağlamak amaçlanmaktadır. M Okuyan”. Nitekim, "Ihlâs, dini hâlis yapmak, şirk bulaşıklarından temizlemek, sadece Al­lah'a kulluk etmek demek”  olup “Bu sûre, Îslâm inancını özetlemektedir S Ateş” .


Şöyle ki:

2 Şubat 2013 Cumartesi

FELAK SURESİ


FELAK SURESİ



De ki: Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe
Deki? Neyi demeli, iletmeli, anlatmalı.
Kime söylemeli, neyi, nasıl, ne zaman, nerede, niçin, hangi usulle anlatmalı.
Anlamayan anlatamaz. Kişi, söyleneni, yani Kuranı düşünmeli, anlamalı, yaşamalı, içselleştirmeli ki aktarabilsin. Bu, ikra emrine benzemektedir. İkra veya gul/deki; okumak, anlamak, ibret almak, yaşamak ve anlatmaktır. Deki, sadece söylemek değil, yaşamaktır, yapmaktır.
Deki, soranlara söylemektir/anlatmaktır, gerek duyanlara izah etmektir, tüm insanlığa ilan etmektir.

Sığınmak, bir ortamdan/halden, şartlardan, kurallardan kaçınıp, başka bir ortama/duruma, şartlara, kurallara iltica etmektir. Ortamı başkalaştırmaktır. Değişimdir, dönüşümdür.
Başka bir deyişle insanı sarmalayan kuralları, şartları bilinçli olarak değiştirmektir.
Ayartılardan kaçınıp, Allah’a Kurana iltica etmektir. Hayatı değiştirmektir.
Nitekim 7/200 Ne zaman şeytândan bir kötü düşünce seni dürtüklerse, Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, bilendir. Ayetinde, kötü düşünceden kaçınıp Allah’a sığınmak, yani o konudaki ayartılardan uzaklaşıp Kuranın ilke ve ölçülerine uymak gerektiği vurgulanmaktadır.
Felahın Rabbine sığınmak, her türlü konumdan, şerden, olumsuzluktan sıyırıp, aydınlığa, nura, huzur ve mutluluğa, cennete ulaştıran Rabbin terbiyesine girmektir. Hayata rehber, nur olarak indirilmiş olan vahye uygun yaşamaktır. Yoksa, karanlıklara, ahlaksızlığa, cehalete, dış ve iç pohpohlanmaya, neffesatil fil ukadlara, bağımlısı esiri olunanlara, hasetçilere değil, bunlardan sıyırıp çıkaran Rabbe sığınılması gerekmektedir.

Rabbe sığınmak, Onun Vahyine uymaktır. Kuran ölçüsünü rehber edinmektir. Sorunlarla/ayartılarla karşılaşınca yine bunlardan, Kurana iltica edip Allah’tan yardım almaktır.  Sadece Allah’tan, Kurandan yardım, ölçü, ilke edinmektir.Kuran ölçülerine göre yeniden yapılanmaktır. Değişmektir. Kuran ahlakına dönüşmektir.
Kuranı Kerimi ve kitabı kainatı  okumak, anlamak, ders çıkarmak ve bunları yaşamaktır.
Sadece Kurandan yardım, ölçü, ilke almak ve ona göre davranmaktır. Allah’a güvenmek, bağlanmak ve öğretisine uygun yaşamaktır.
1/5 İyyake na'budu ve iyyake nesteîn. Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz! İlkesini hayatlaştırmaktır. İlk sure olan Fatihadan  Nas suresine kadar her türlü misalle, döndürüp döndürüp, ayrıntılarla, noksan bırakmaksızın, apaçık anlatılan vahye, vahyin ilke ve ölçülerine uygun yaşam sürmektir. Sorunlarla karşılaşınca yine Allah’tan, Kurandan yardım almaktır.  Kuran ölçülerine en zirve manaya evrensel ilkesine göre yeniden yapılanmaktır. Sadece Allah’tan, Kurandan yardım, ölçü, ilke almaktır.

Her türlü misalle, döndürüp döndürüp, ayrıntılarla, noksan bırakmaksızın, apaçık anlatılan vahye, vahyin ilke ve ölçülerine uygun yaşam sürmektir.

Kimden sığınılmalıdır
İnsanın iç ve dış alemindeki veya toplumdaki,  ins ve cins, yani görünür görünmez tüm ayartılardan, tüm şerlerden, cehaletten, ahlaksızlıktan, etki ve baskı altına alan bağlardan, tutkulardan, hasetlerden cehennem gibi yaşamdan kaçınıp, Kuran ölçülerine iltica etmektir/sığınmaktır/bağlanmaktır. Doğru ve güzel olana kilitlenip, tüm ayartıları aşıp, bu yolda çabalamaya devam etmektir.
Şöyle ki:
Yarattığı şeylerin şerrinden,
Halak ne anlamda kullanılmıştır. 68/4 Ve inneke le'ala hulukin 'azîm. Ve sen, büyük bir ahlâk üzerindesin, ayeti uyarınca halak ahlaktır; ma halak da ahlaksızlık olarak da anlaşılmaktadır. Halak; o varlığın ahlakı, yaratılışı, amacı, yaşam programı gibi geniş anlamda ele alınmaktadır. Yerin göğün halakı denildiğinde, bunların yaratılışlarını, hareketlerini, programlarını, amaçlarını kapsayan bir hal ve hareketler bütünü anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, yaratılış amacı dışındaki hallerin oluşturduğu tüm ahlaksızlıktan uzak durulmalıdır. Şerre, Kuran dışı ahlaka ve yaşama yönlendiren tüm etkilerden, ayartılardan, melekelerden, ahlaksızlıktan Kuran terbiyesine iltica edip sığınılmalıdır.

Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden
Gece şer olarak alınabilir mi? 6/96 Karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran O'dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı (vakitlerin bilinmesi için) birer hesap (ölçüsü) yapmıştır. Bu, o üstün ve bilen(Allâh)ın takdiridir. 25/47 O, geceyi sizin için elbise, uykuyu dinlenme, gündüzü de kalkıp çalışma zamanı yaptı. benzeri ayetler uyarınca gece maddi anlamda şer olamaz.
Bu nedenle gece/karanlık/karanlığın kaplamasından amaç, cehaletten, bilgisizlikten, yobazlıktan, atalar dinine ve geleneklere körü körüne bağlanmaktan kaynaklanan yani her türlü Kurana aykırı halden doğan karanlıktan/şerden bahsederek Kuran öğretisine ve ölçülerine teslim olmayı anlatmaktadır.

Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden,
Akla, kalbe, düşüncelere yapılan üfürmelerden/uydurmalardan, etkilemelerden, baskı ve tehditlerden kaçınıp Kurana, Allah’a sığınmayı, Kuran ilkelerine bağlanmayı açıklamaktadır.
Ayette büyücülerden veya büyücü kadınlardan değil, adeta büyülenecek kadar etki altında kalarak iradesini kullanmamaktan doğan şerden bahsedilmektedir. Zira, Kuranda 20/69 Çünkü onların yaptıkları, bir büyücünün/sahirin hilesidir. Büyücü/sahir de nereye varsa iflâh olmaz!" 23/89 "(Her şeyin yönetimi) Allah'a âittir" diyecekler. "O halde nasıl büyüleniyorsunuz?" de. 15/15 Herhalde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenmiş bir topluluğuz," derlerdi. ayetiyle, bunların bir hile, aldatma, göz boyama ve etkileme olduğu vurgulanmaktadır.

Neffâsâti fil ugad, insanlar ile Kuran arasına giren ve aklını, düşüncesini iptal eden, onu tesir altında bırakan, üzerinde nüfus ve etki oluşturan, tutsak ve bağımlı kılan maddi veya manevi, tüm his, düşünce, inanç, kabullenim ve yargılardır ki, bunlardan sıyrılıp Kuran deryasına girmektir.
Tekasür ve Hümeze Sürelerinde  açıklanan, uğruna ölesiye koşturduğu, yaşam amacı haline getirdiği, mal, mülk, makam, şöhret, benlik, ün, oyun, eğlence vb tüm unsurların etkisinden, bağımlılığından, tutkusundan, köleliğinden kurtulup, Kuran terbiyesine göre yaşam amaçlarını yeniden yapılandırmaktır.
Yine, çoğulu nüfus ve cemaatler, gruplar anlamına da gelen nefese kelimesi bağlamında, insanların akıllarına ipotek koyan: anlamazsınız, bilemezsiniz, siz kimsiniz, ne anlarsınız, ancak hoca efendiler bilir diyerek düşünme yeteneklerini iğdiş eden; Kuran ölçülerine vurmadan, akletmeden, düşünmeden, sorgulamadan, arka planını araştırmadan gurubun, cemaatin, efendi hazretlerinin vb söylevlerini, haktır ve doğrudur diyerek kabul etmeye zorlayanların, onları bağlayanların, tutsaklaştıranların şerrinden kaçınıp Kurana dönmek ve ikra yapmaktır. Yani, Kuranı Kerimi ve kitabı kainatı; okumak, anlamak, düşünmek, ibret almak yaşamak ve anlatmak suretiyle Allah’a sığınmaktır.

Ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden
Allah'ın verdiği bir nimet ya da faziletin başkasında olmasına razı olmama ve o nimetlerin ondan alınması veya uzaklaştırılması amacıyla hareket eden hasetçilerin, tüm tuzaklarından ve ayartılarından yine Allah’a sığınmak, Kuranın rehberliğine uymaktır.
Zira, aşağıdaki ayetlerde:
2/105 Nankör olan bazı Kitap ehli kimseler de, müşrikler de size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Oysa Allâh, rahmetini dilediğine tahsis eder, Allâh, büyük lutuf sâhibidir.
2/109 Kitap sâhiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allâh emrini getirinceye kadar affedin, hoş görün. Şüphesiz Allâh, her şeye gücü yetendir.
4/54  Yoksa Allâh'ın, lutfundan insanlara verdiği yüzünden onları kıskanıyorlar mı? Oysa biz İbrâhim soyuna da Kitabı ve hikmeti vermiş ve onlara büyük bir mülk vermiştik.
Açıklandığı üzere hasetçilerin hedefi insanı Kurandan uzaklaştırmaktır.

Felak suresi, “icat edilmiş ve icat edeni esir alan korkuların terbiyesine dairdir M İslamoğlu. “Yarattığı varlıkların, bastıran cehalet karanlığının, insan bedenini körelten müdahalelerin ve sonuçta bütün bunların asıl nedeni olan haset duygusunun şerrinden Allah’a sığınılmasını emretmektedir.M Okuyan”. “Müslümanların maruz bırakıldıkları işkenceler karşısında Allah’a sığınmalarını bildiren ve Allah’tan hangi konularda yardım istenmesi gerektiğini öğreten birer açıklamadır.HYılmaz”.Her türlü kötülükten ve serlerden Allah'a sığınılır S Ateş”.
İnsanın tüm ayartılardan, ahlaksızlıktan,  karanlık işlerden, her türlü cehaletten, aklını ve muhakemesini devre dışı bırakan her çeşit nüfus ve otoriteden, esaretten, tutkudan, bağımlılıktan, hayranlık veya büyülenmekten, etkilenmekten, bağlanmaktan, üyelikten, mensubiyetten, düğümlenmekten ve kurandan uzaklaştırmak isteyen hasetçiden, kıskançlıktan ancak kaçınmak suretiyle, tüm bunlardan yarıp çıkaran/kurtaran/Felak olan Rabbin terbiyesine iltica edip, Kuranın ölçü ve ilkelerine göre yaşamak gerektiği vurgulanmaktadır.


ARAPÇASI OKUNUŞU YAKLAŞIK MEALİ


 rtfSelectedTabRef*34*5*5*113.005*Felak 1-5**1*90*tumSure*rtfSelectedTabRef
 rtfBulunanSayi*5*rtfBulunanSayi
 rtfSndPly*113.1*

(١١٣-١)
113.1*************
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ

113.1 - Gul eûzu birabbil felag.

113.1 - De ki: Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe;

 rtfSndPly*113.2*
(١١٣-٢)
113.2*************
مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ

113.2 - Min şerri mâ halag.

113.2 - Yarattığı şeylerin şerrinden,

 rtfSndPly*113.3*
(١١٣-٣)
113.3*************
وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَ

113.3 - Ve min şerri ğâsigın izâ vegab.

113.3 - Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,

 rtfSndPly*113.4*
(١١٣-٤)
113.4*************
وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ

113.4 - Ve min şerrin neffâsâti fil ugad.

113.4 - Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden,

 rtfSndPly*113.5*
(١١٣-٥)
113.5*************
وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ

113.5 - Ve min şerri hâsidin izâ hased.

113.5 - Ve hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden.


FELAK SURESİ ÇALIŞMA NOTLARI

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı